
‘‘Siyasi Ahlaksızlıkla Mücadele ve Siyasi Etik Kanunu’’ teklifini ilk olarak Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ülkenin gündemine getirdi. Kılıçdaroğlu, bu konuyu çok önemsiyor ve siyasetin tartışıldığı her ortamda konuya değinmeden geçmiyor. Konuyu önemsemesinin çok önemli bir nedeni var. İçinden geçtiğimiz dönemde Türkiye’deki yozlaşmanın siyasetçilere olan güveni de ortadan kaldırdığını gözlemliyor. Artık Türkiye’de siyasetçilere olan güven o kadar azalmış bir durumda ki, vatandaş bir siyasetçiyi gördüğü zaman içinden “Bir menfaat elde ediyordur da bu işi yapıyordur” diye geçiriyor. Çoğu zaman bu düşünceyi sözle de ifade ediyorlar. Uzun yıllardan beri siyasetin içinde bulunan biri olarak şunu net bir biçimde söyleyebilirim ki; eskiden siyasetçiler kuşkuyla değil, saygıyla karşılanırlardı. Ancak zamanla siyasi nüfus sahibi kişilerin kendi makamlarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaları siyaseti yozlaştırdı. Bu durum Türkiye’nin devlet geleneğine de sarsıntılar yaşattı.
Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, hukuki olarak idari yapısı iyi kurulmuş bir ülke, aynı zamanda kurumların Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren gelen bir geleneği var. İşte bu yozlaşma, en çok devlet geleneğimizi bozdu. Maalesef milletvekili, vatandaş ilişkilerini de erozyona uğrattı. TBMM’yi yılda bir milyon kişi ziyaret ediyor. Ne istiyor bu kişiler? Büyük ölçüde siyasetçiye gidip ‘‘Bana iş bul, ihalemle ilgili önümü aç’’ gibi bireysel taleplerini dile getiriyorlar. Siyasetçiler de kendi varlıklarını, güçlerini buraya dayandırarak ve bir şekilde çıkar elde ederek yapmaya başlarlarsa siyaset yozlaşıyor.
SORUN SADECE TÜRKİYE DEĞİL, DÜNYANIN GÜNDEMİNDE
Bu sorunlar aslında sadece Türkiye’de değil, dünyanın diğer ülkelerinin gündeminde de var. Biz de diyoruz ki bu sorunları kurallar belirleyerek çözebiliriz. Önce kuralları belirleyeceğiz, ardından denetim ağını kuracağız ve yaptırımları ortaya koyacağız. Sayın Kılıçdaroğlu’nun ‘‘Siyasi ahlak yasası çıkartacağız. Meclis’te oluşturacağımız komisyonda bütün siyasi partiler eşit şekilde temsil edilecek ve mümkünse muhalefetten birisi buranın başkanı olacak.’’ demesinin temel nedeni budur. Cumhuriyet Halk Partisi olarak siyaseti yeniden saygın bir hale getirmek istiyoruz. Buna ihtiyacımız var. Bir milletvekili, memleketinde seçiliyor, TBMM’ye geliyor ve bütün bir milletin kaderini belirliyor. Mehmetçiğin hangi cepheye gideceğini, emeklinin kaç para alacağına, insanların çalışma koşullarına karar veriyorlar. Yani yaşamın her alanında siyasetçi, bir karar mekanizması. Yasa koyucunun güvenilir olmaması dünyadaki bütün yönetimler için sarsıcı bir şey. Eğer yasa koyucu güvenilir değilse alınacak kararların güvenilirliği da tartışmaya açılıyor.
CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ, HER ALANDA DENETİMİ ÇÖKERTTİ
Türkiye’de siyasetçilerin yozlaşmasıyla birlikte, bir de ucube Cumhurbaşkanlığı sistemi devreye girdi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak oto kontrolü ortadan kaldıran Cumhurbaşkanlığı sistemine karşıyız. Çünkü Cumhurbaşkanlığı sistemi güçler ayrılığını tamamen ortadan kaldırdı. Ülkedeki denetim mekanizmasını tamamen çökertti. CHP olarak bu yozlaşmış düzeni yeniden düzeltmek için çabalıyoruz. Ne istiyoruz? Bir insanda aradığımız temel özellikleri yani dürüst olmasını istiyoruz. Sen siyaseti zenginleşme aracı olarak kullanıyor musun, kullanmıyor musun biz buna bakıyoruz. Milletvekiline devlet bir maaş ödüyor ve milletvekili görevini yapıyor mu? Milletvekili elde ettiği siyasi nüfuzu kullanarak bir çıkar elde ediyor mu, etmiyor mu? Diyoruz ki; ‘‘Sen madem milletvekilliğini bir hizmet aracı olarak gördün, sen madem toplumun çıkarlarını kendi çıkarlarından öncelikli olarak gördün, o zaman bir ticari alanla uğraşma.’’ ‘‘Sen ticari alanla uğraşırsan senin siyasi nüfuzun sana orada ayrıcalık yaratır, bunu zenginleşme aracına dönüştürmüş olursun.’’ diyoruz. Siyasetçinin birinci görevi; Türkiye’nin çıkarları doğrultusunda atılması gereken adımları gündeme taşımak, tartışmak ve toplumun diğer bileşenleriyle birlikte değerlendirmek, sonra da yasa haline dönüştürmektir. Bunun farkında olarak siyaset yapanları takdirle karşılıyorum, ancak siyaseti bir istismar amacı olarak kullanmak isteyenlere karşı milleti koruyacak mekanizmaları kurmamız lazım.
SİYASETÇİNİN EN BÜYÜK MİRASI; DÜRÜSTLÜĞÜDÜR
Cumhuriyet Halk Partisi olarak İkinci Yüzyıl Beyannamesi’nde de çok açık bir biçimde ifade ettik. Siyasetçi, siyasete başladığı andan itibaren kendisiyle ilgili bütün meseleleri aslında arkasında bırakmalı. Siyasete başladığı andan itibaren dürüst, namuslu ve ahlaklı bir biçimde milletin karşısına çıkmalı ve görevini bu şekilde yerine getirmelidir. Siyasetçinin evlatlarına bırakacağı en büyük miras; zenginliği değil, dürüstlüğüdür, yaptığı işlerdir. O yüzden siyasetçilerin siyasete başladıkları andan itibaren temel kaygısı; ‘‘Bu millete nasıl hizmet edebilirim; vatandaşlarla en doğru ilişkiyi, bağı nasıl kurabilirim; sorunlarını, beklentilerini karşılayacak mekanizmaları nasıl hayata geçirebilirim’’ olmalıdır.
SİYASİ ETİK YASASINI İLK 3 AY İÇİNDE ÇIKARTACAĞIZ
Kanun teklifimizin, temel dayanağı da burasıdır. İktidara gelir gelmez, ilk 3 ayda yürürlüğe koyacağımız yasa teklifinin, etik değerlere dayalı bir toplumsal yaşam kültürünün geliştirilmesi ve demokrasi kültürümüzün güçlendirilmesi için hayati önemi olduğuna inanıyoruz.
Teklife göre, milletvekilleri, cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar görevleri devam ettiği sürece bir çıkar karşılığı olmasa dahi özel sektörde herhangi bir görev alamayacak, tacir veya esnaf sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamayacaklar. Serbest mesleklerini yapamayacak ancak, süreklilik arz etmemek kaydıyla, fikir ve sanat eseri meydana getirebilecekler.
Milletvekilleri, ayrıca, yürütme organının teklif, inha, atama veya onamasına bağlı resmi veya özel herhangi bir işle görevlendirilemeyecek.
ASGARİ ÜCRETİN 5’TE 1’İNDEN BÜYÜK HEDİYE OLMAYACAK
Milletvekilleri, cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, görevlerinden kaynaklanan konum, yetki ve unvanlarını, kendilerine veya üçüncü kişilere menfaat sağlamak amacıyla kullanamayacaklar; dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, yaş, bedensel, zihinsel ve ruhsal engeller ve benzeri sebeplerle ayırım yapamayacaklar. Tüm toplumun ortak mirası olan milli ve manevi değerleri, siyasi amaçlarla kullanmaktan kaçınacaklar. Kamu imkanlarını ve kaynaklarını tahsis amacı dışında kullanmaları da mümkün olmayacak.
Milletvekilleri, cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu hükümlerine göre mal bildiriminde bulunacaklar. Yabancı devletlerden, milletlerarası kuruluşlardan, herhangi bir gerçek veya tüzel kişi veya kuruluştan aldıkları, değeri net asgari ücretin beşte 1’inden fazla tutardaki hediyeleri, TBMM Başkanlığına teslim edecekler.
ETİK KURULU, MAL VARLIĞI ÜZERİNDE İNCELEME YAPABİLECEK
Yasanın uygulaması çerçevesinde, Meclis bünyesinde Siyasi Etik Kurulu kurulacak. Kurulda, en az 5, en fazla 9 üye yer alacak. Kurul üyeleri; TBMM Başkanı tarafından önerilecek bir ve her siyasi parti grubu tarafından önerilecek eşit sayıda üyeden meydana gelecek. Üyelerin seçimi, siyasi parti grupları ve TBMM Başkanı tarafından önerilen adayların Genel Kurulca onaylanmasıyla belirlenecek. Kurul Başkanı, TBMM Başkanı tarafından kurul üyeleri arasından seçilecek.
Siyasi Etik Kurulu, siyasi etik ilkelerine uyum açısından resen veya başvurular üzerine inceleme, araştırma yapacak. Kurul, gerek gördüğü durumlarda milletvekilleri, cumhurbaşkanı, cumhurbaşkanı yardımcıları, bakanların mal ve gelir bildirimlerini inceleyecek.
MİLLETVEKİLLİĞİ DÜŞÜRÜLEBİLECEK
Siyasi Etik Kurulu, yapacağı inceleme ve araştırmaları, etik ilkeler çerçevesinde yürütecek ve bir rapor haline getirerek TBMM Başkanlığına sunacak.
Siyasi etik kurullarına uyulmadığının tespit edilmesi halinde kurul, gerekçeli olarak bu durumun kamuoyuna açıklamasına karar verecek.
Kurul, siyasi etik kurallarına uymadığı tespit edilen milletvekilleri hakkında, uyarı, kınama, TBMM’yi temsil edecek heyetlerde süreli olarak görev alamama kararlarını verebilecek.
TBMM üyeliğiyle bağdaşmayan herhangi bir hizmeti veya görevi sürdürmekte ısrar eden üyelerin, üyeliğinin düşmesine TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğuyla karar verilecek.
EKONOMİK VE TOPLUMSAL DÖNÜŞÜMDE BELİRLEYİCİ OLACAK
Sonuç olarak biz kanun teklifimizle; siyasi ahlak için temel kuralları ortaya koymayı ve uygulamaya yönelik denetim ve yaptırım mekanizmasını oluşturmayı hedefliyoruz.
Soyut bir alan gibi görünen bu adım, göreceksiniz ki; ülkemizin itibarı ve ekonomimizin toparlanması için en temel adımlardan birini oluşturacak. En çok ihtiyacımız olan adalet duygusundan, devlet yönetimine güvenin pekişmesine, kamu kaynaklarının doğru kullanımına kadar çok geniş bir alanda etki yaratacak.
Ülke olarak savruluyoruz. Vakit geçirmeksizin, doğru sistemi oturtup hızla yol almamız gerekiyor. Üretmek, kazanmak, adil paylaşmak ve gençlerimizin, çocuklarımızın önünü açmak zorundayız.
Cumhuriyetimizi 100. yılında demokrasiyle taçlandırmanın yolu budur.