
CHP’nin en kapsamlı çalışmalarından biri de ekonomidir. Onlarca çalışmanın ve özel dosya çalışmalarının yanı sıra CHP’nin “Temel Bildirgeleri” olan CHP 2008’de düzenlenmiş son Programı’nda, 2018 Seçim Bildirgesi’nde ve 2020’de yapılan Kurultay Sonuç Bildirgesi de olan “İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’nde ekonomi ile ilgili öne çıkardığı bazı başlıklar şöyledir:
ADİL BİR EKONOMİK YAPI KURULACAKTIR
CHP Programı (2008)
Hedefimiz hızlı büyüyen, tam istihdama yaklaşan, çağdaş çalışma koşullarına sahip, eşit rekabet ortamında gelirini adil paylaşan, küresel ölçekte dinamik rekabet gücüne sahip bir ekonomi; bilgi ekonomisine dönüşen, yaşam kalitesi yükselen, sosyal barış içinde dengeli kalkınan Türkiye’dir. Temel amacımız tarımda, sanayide ve hizmetlerde küresel rekabette öne çıkan, ülkede uzun dönemli kalıcı, adil bir refah artışını hedefleyen çağdaş bir ekonomiyi kurmaktır.
CHP spekülasyona değil üretime ve üretene odaklanan, yeni bir ekonomik program uygulayacaktır. Program, özel girişim ile kamunun düzenleyici ve denetleyici görevinin bir arada olduğu piyasa düzeninde, dünyaya açık, küresel riskleri yönetebilen, istikrar içinde hızlı ve dengeli kalkınmayı ve sosyal politikaları ön planda tutan, stratejik planlamanın uzun vadeli bakış açısı ve geniş vizyonu içinde şekillenecektir. Bu çerçevede; Cumhuriyet Halk Partisi, fırsat eşitliğine ve verimliliğe odaklı, örgütlü, kayıtlı, kurallı, adil, dünyaya açık, “sosyal piyasa ekonomisi”ne işlerlik kazandıracaktır. İç ve dış piyasaların sürekli ve dönemsel zafiyetleri dikkate alınarak, “pazarların kendiliğinden kendini düzelteceği” varsayımlarına tutsak olmadan, özel girişimi desteklerken, devletin geliştirdiği düzenleyici ve denetleyici çerçevede ekonomik birimlerin kontrolsüz risk almasını önleyen, akılcı ve çözüme yönelik politikalar uygulanacaktır. Özel girişimi ve kamunun düşük enflasyonu, yüksek büyümeyi, tam istihdama yaklaşmayı, eşit koşullarda rekabeti, çağdaş çalışma koşullarını sağlayacak, sistemik riskleri önleyecek düzenleyici ve denetleyici rolünü bir araya getirerek ulusumuzu uzun dönemli refaha kavuşturmayı hedefliyoruz.
Adaletli bir ekonomik yapı kurulacaktır: Milli gelirin, kişiler, bölgeler ve üretim faktörleri arasında dengeli dağılımı sağlanarak adil bir ekonomik yapı kurulacaktır. CHP, getireceği ekonomik düzende güçlünün değil hukukun üstünlüğünü savunacaktır. Emeğin verimliliğini ve örgütlülüğünü artırarak milli gelirden daha fazla pay almasını sağlamak temel amaçlarımızdan biri olacaktır. Irk, dil, inanç, mezhep, cinsiyet, sınıf, ayrımı yapmadan herkese hayata eşit şartlarda başlama fırsatı verilecektir. Bu çerçevede ulusumuzun tüm bireylerine kendini geliştirme, insan onuruna uygun iş yapma, zenginleşme olanağı sağlanacaktır.
Devlet çocuk ana rahmine düştüğü andan itibaren başta sağlık ve eğitim olmak üzere her türlü hizmeti ailenin gelirine bağlı olmaksızın sunmayı taahhüt edecektir. Devlet herhangi bir nedenle üretme ve kazanma sürecine giremeyen veya dışına çıkmak zorunda kalan fertlerine sahip çıkacaktır. Vatandaşlık hakkı olarak gördüğümüz sosyal destek programlarının büyüklüğü Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oran olarak AB ortalamalarına yükseltilirken yardımların verilmesinde çağdaş yöntemlere geçilecek, öncelik yardıma muhtaç fertleri yeniden çalışabilir hale getirerek kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamak olacaktır. Bilgi ekonomisine geçiş sağlanacak: Yeni dünya düzeninde refah düzeyinin kalıcı olarak artırılabilmesi için insanımız bilgiyi üretebilen, kullanabilen ve pazarlayabilen konuma getirilecek. Gelecek dönemde önem arz edecek olan biyoteknoloji, nanoteknoloji, mekatronik (mikroelektronik), yazılım, genetik gibi jenerik teknoloji alanlarında söz sahibi olabilmemiz için ekonomimizin bu alanlardaki yenilikçi kapasitesini, uyum ve uyarlama yeteneğini artıracak reformlar hızla gerçekleştirilecektir.
CHP İNSANİ GELİŞMENİN VE HAKÇA BÖLÜŞÜMÜN PARTİSİDİR
CHP Seçim Bildirgesi (2018)
Tek adam rejimi altında Türkiye ekonomisinin büyüme ortalaması gelişmekte olan diğer ülkelerin gerisinde kalmıştır. Türkiye’nin dış borç stoku 450 milyar doları aşmıştır. Özel firmaların birikmiş döviz borçları ve yüksek cari açık nedeniyle döviz kurları sürekli artarken, ülkemiz yüksek faiz ve yüksek kurdan oluşan karanlık bir döngünün içine çekilmektedir. AKP’nin rant ekonomisi bir avuç zengin yaratırken, milyonları yoksulluğa mahkûm etmiştir. (…) Bir avuç yandaş zenginleşirken, hanelerin borçları harcanabilir gelirlerinin yarısına ulaşmıştır. Milyonlarca emekçi, açlık sınırının altında asgari ücretle yaşamlarını sürdürmektedir. Çalışanın ve üretenin hakkını vermeyen AKP, Türkiye ekonomisinin ana gövdesini oluşturan çalışanlar, emekliler ve yoksul halkımızın ihtiyaçlarını karşılayabileceği bir refah ortamı yaratamamaktadır. OHAL döneminde temel hak ve özgürlükler askıya alınmış, işçilerin grev hakkını kullanmasına izin verilmemiştir. Sosyal adaleti gerilemiş, toplu sözleşme ve grev hakları kullanılamaz hale gelmiş, ekonomik öngörülebilirlik ortadan kalkmıştır. Türkiye ekonomisi olumsuz anlamda ayrışmış ve temel göstergelerde dünya ortalamalarının gerisine düşmüştür. Dışlayıcı ve ayrıştırıcı kurumsal yapılar inşa eden, rantı vergilendirmeyip teşvik eden, kamu kaynaklarını partizanca kullanan bu baskıcı rejim, milletin geleceğini tehdit eder hale gelmiştir. Ülkemizin teknoloji kullanımını artıran, rekabetçi ve yüksek katma değer üreten bir ekonomiye ihtiyacı vardır. 21. yüzyıl, Türkiye’nin temel ekonomik sorunlarının aşılması için olanaklar sunarken AKP hükümetleri bu fırsatları heba etmektedir. AKP’nin israf ekonomisi yolsuzluğu yaygınlaştırmış, yoksulluğu derinleştirmiştir. (…)
Sarayın yarattığı ranta ortak olan %1, toplumun %99’una sırtını dönmektedir. CHP olarak bizler, toplumun yok sayılan % 99’undan yana, emekliden, esnaftan, çiftçiden, üretenden ve tüm yoksullardan yana olan bir gelecek amaçlamaktayız. Rant ekonomisinin yerine, büyüme ve gelir adaleti programını uygulayarak toplumun tüm kesimlerine nefes aldıracağız. Bir yandan makroekonomik dengeleri gözetecek ve istikrar sağlayacak, diğer yandan da Türkiye’nin ihtiyacı olan kalkınmacı atılımı gerçekleştireceğiz. Ücretlerin yükselmesini ve gelirin hakça paylaşılmasını sağlarken, üretimde teknoloji atılımıyla daha yüksek katma değer hedeflerimize ulaşacağız. Bölüşümde adaleti sağlayacağız, mali dengeyi gözeteceğiz, teknoloji yoğun üretime odaklanan ve çağın fırsatlarını kullanan yeni bir ekonomik yapı oluşturacağız. Ülke içindeki ticaret hacmini genişleterek, birbirine bağlı ekonomik bölgeler ortaya çıkmasını sağlayacağız. İhracatta yüksek ve orta yüksek teknoloji yoğunluğuna sahip ürünlerin payını artıracağız. Cari açığı kontrol edilebilir seviyelere getirecek; enflasyon, yüksek faiz ve işsizlik sorununu çözecek, yoksulluğu alt edecek, kişi başına düşen geliri zengin toplumlar seviyesine yaklaştıracağız. (…)
EKONOMİ: ÇOKÇA ÜRETİM, HAKÇA BÖLÜŞÜM
Nüfusu hala artmakta olan ve son yıllarda yoğun bir şekilde göç alan ülkemiz açısından, istihdam yaratan hızlı büyüme en öncelikli konudur. Bunu sağlamak için olmazsa olmaz koşul, yatırımların artarak devam etmesidir. (…)
KISA VADELİ HEDEFLER
Orta ve uzun vadeli hedeflerimizi gerçekleştirebilmek için, Türkiye ekonomisinde var olan yangını söndürmek zorunludur. Bu amaçla kısa vadeli hedeflerimiz şunlardır:
- Hukukun üstünlüğünün sağlanması ile kontrat güvenliği, düzenlemelerde istikrar ve öngörülebilirlik tekrar inşa edilecektir. Risk algısı düştükçe, ülkemize duyulan güven artacaktır. Yatırım için en önemli şart, iş dünyasının hükümete ve ülkeye güven duymasıdır.
- Ülkemizin ekonomiden iç güvenliğe, dış politikadan eğitime her alanda, liyakat ve ehliyet sahibi kadroları iktidarı devralacaktır. Devlet artık yetenek ve liyakate göre yönetilecektir.
- Ekonomide başta Merkez Bankası olmak üzere tüm düzenleyici kurumlar bağımsız olarak işlevlerini yerine getirecektir. Enflasyona karşı acil önlemler alınacak, buna uygun mali hedefler açıklanarak piyasalara güven verilecektir.
- Kamu kaynaklarının heba edilmesine yol açan israf, kayırma ve yolsuzluğa derhal son verilecektir. Kamuda tasarruf politikaları hayata geçirilecektir. Politik istikrarla birlikte güvenlik harcamaları düşürülecektir. Vergi reformu ile kayıt dışılık azaltılacak ve vergi adaleti sağlanacaktır.
- Ekonomide yaşanan aşırı ısınma göz önüne alınarak ilk yıl büyüme hedefi makul seviyede olacaktır. Orta vadede verimlilik artışına, teknoloji hamlelerine, temiz enerji kaynaklarına ve insana yatırıma öncelik veren kapsayıcı ve yüksek oranlı bir büyüme kalıcı kılınacaktır.
- Aile Sigortası uygulaması ile tüm yoksullar, sağlık güvencesine kavuşturulacaktır.
- KOBİ’ler öncelikli olmak üzere şirketlere yönelik mevcut teşvikler daha kapsamlı ve etkin kullanılacak; yeni iş projeleri, dijital ortamda ve finansal sistemin desteği ile çok kolaylaşacaktır.
- Dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 odaklı bir büyüme vizyonu, derhal tüm kamu politikalarında ana eksen olacaktır. Özgür ve hızlı İnternet ortamı, AR-GE teşvikleri, yaratıcı, girişimci gençlere yönelik politikalar ve insan kaynağımıza yatırım, tüm kamu politikalarına hâkim olacaktır. Türkiye’de ulusal insan kaynaklarımızdan beslenen bir teknoloji baharı başlatılacaktır.
- Kadın istihdamı ve girişimciliği için teşvik ve vergi kolaylıkları hızla yürürlüğe girecektir. Her mahallede kamu, belediye ve özel kuruluşlar eliyle, çalışan anneler için kreşler yaygınlaştırılacaktır.
- Avrupa Birliği tam üyelik süreci yeniden canlandırılacaktır. Üreticilerimizin çıkarlarını gözeten bir Gümrük Birliği revizyonu ile Avrupa’yla daha sağlıklı ekonomik ilişkiler kurulacaktır. Bu ilişkilerle teknoloji seviyemiz yükselecek, yabancı yatırımlar artacak ve istihdam artışı sağlanacaktır. Sürdürülebilir ilişkiler ve sağlıklı entegrasyon ile küresel ekonomik ilişkilerimiz geliştirilecek, ülkemiz doğrudan yabancı sermaye yatırımları için bir cazibe merkezi haline getirilecektir.
ORTA VE UZUN VADELİ HEDEFLER
Ekonomi politikalarımızın orta ve uzun vadede beş temel amacı vardır:
- Katma değeri yüksek mal ve hizmet üretiminde uzmanlaşmak,
- İşgücünün niteliğini yükseltmek ve ücretler genel seviyesini artırmak,
- İşletme ekosistemini dönüştürmek,
- Bölgesel eşitsizlikleri gidermek,
- Tüm yoksulları Aile Sigortası çatısı altına almak.
Bu amaçlara dönük olarak 5 yıl içinde 5 temel hedefi tutturacağız:
- Kişi başı geliri 15 bin dolara çıkaracağız.
- Enflasyonu ve işsizliği % 5’in altına indireceğiz.
- Cari açığı, milli gelirin % 4’ünün altına düşüreceğiz.
- Yoksulluğu bu topraklarda sıfırlayacağız.
- İmalat sanayi ihracatında yüksek ve orta yüksek teknolojili mal ve hizmet payını, dünya ortalaması olan % 60’a yükselteceğiz. Türkiye ekonomisini içine kıstırıldığı cendereden çıkaracağız. Korku ve umutsuzluğa karşı; güven ve dayanışma ruhuyla değişimi yöneteceğiz, geleceğimizi inşa edeceğiz. Sosyal devlet ilkesini tam anlamıyla hayata geçireceğiz. Ülkemiz dinamik bir nüfusa, pek çok benzersiz ekonomik kaynağa ve olanağa sahiptir. Ülkemizin kalkınması, kalkınırken refahın hakça paylaşılması ve her bir yurttaşımızın gelecek endişesi taşımadan, mutlu ve huzurlu bir yaşama kavuşması en temel gayemizdir. Akılcı ve planlı ekonomik atılımlarla, çağın sunduğu benzersiz fırsatları yakalayacağız. Her bir yurttaşımızın aşının ve işinin olduğu, hiçbir yurttaşımızın gelecek endişesi taşımadığı, çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın geleceğe güven ve umutla baktığı kalkınmış bir refah ülkesini el birliğiyle yaratacağız.
Ekonomide beş temel hedefe ulaşmak için şu beş programı yürüteceğiz:
- YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİM PROGRAMI:
Yüksek Katma Değerli Üretim Programı’nın temel amaçları, mal ve hizmet üreten sektörlerimizin girdi maliyetlerini düşürmek, kamusal yüklerini hafifletmek, kümelenmelerle ortak giderleri düşürerek, hedef pazarlara çok daha kolay ulaşmasını sağlamak olacaktır. Geleceğin üretim paradigması olarak adlandırılan Endüstri 4.0’ın sunduğu fırsatların ve tehditlerin farkındayız. Nesnelerin İnternet’i, büyük veri, artırılmış gerçeklik, üç boyutlu yazıcılar gibi maliyetleri düşüren, verimliliği ve ürün kalitesini artıran, tüketiciye yepyeni faydalar sağlayan; teknolojik araçları kullanan, geliştiren ve üreten işletmelerin kurulmasının önünü açacağız. Bu yönde yeni işler kurmak isteyen gençleri ve kadınları destekleyeceğiz. Büyük ölçekli işletmelerimizin, küçük ölçekli işletmelerle güç birliği içinde kuracakları ulusal tedarik zincirleriyle, küresel markalar yaratan bir ekonomi inşa edeceğiz. Yeni dijital çağın ihtiyaçları doğrultusunda büyük işletmelerle, yeni kurulan küçük start-up şirketlerinin, güçlü iş birlikleri kurabileceği mekanizmalar geliştireceğiz. İşletme ekosistemini dönüştürmenin yanı sıra öngörülebilir ve sürdürülebilir bir yatırım ortamı oluşturacağız. Türkiye ekonomisinin verimlilik ve uluslararası rekabet ortamında yaşadığı sorunları aşacağız. Ekonomimizi rant değil, üretim odaklı hale getireceğiz. Borçlanmayla değil, gelir artışı ve adil bölüşümle büyüyeceğiz. Batı ülkelerinin bizim gibi ülkelere ihraç ettiği üretim ve hizmet alanlarını değil; teknoloji, bilim ve AR-GE ile beslenen sektörleri geliştireceğiz. KOBİ’lerimizi geleceğin ekonomisine hazırlayacak ve dijital çağın öncüleri kılacağız. (…)
Bu politikalar sayesinde dünyada aranan, adından bahsedilen ürünler, Türk Malı damgası taşıyacaktır. Türkiye’nin kendisi bir marka olacaktır. Tasarım ve teknoloji gücü, tüketiciye sunulan fayda ve hizmet, küresel çapta üretim hacmi, rekabetçilik ve kalite açısından işletmelerimiz dünya pazarlarının aranan aktörleri haline gelecektir.
- ANADOLU KALKINMA KUŞAKLARI VE MERKEZ TÜRKİYE PROGRAMI
Yurttaşının kaderini doğum yerinin belirlediği bir ülkede, toplumsal refahı sağlayamayız. AKP iktidarında bölgesel eşitsizlikler çok derinleşmiş, Türkiye’nin kişi başı en yüksek gelirli ili İstanbul ile en düşük gelirli ili Ağrı arasındaki uçurum yıllık 80 bin TL’ye ulaşmıştır. Anadolu’yu yeniden kalkındırmak için Beş Kalkınma Kuşağı’nı “Merkez Türkiye Projesi” çatısı altında eş zamanlı olarak yaşama geçireceğiz. Bu projeler ile hem bölgelerarası eşitsizlikleri ortadan kaldıracak hem de Türkiye’nin küresel ekonomiyle bütünleşmesini sağlayacağız. “Merkez Türkiye Projesi” içinde bütünleştirilmiş, her biri kendi bölgesinin karşılaştırmalı üstünlüklerini öne çıkaran 5 Kalkınma Kuşağı, Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesine öncülük edecektir.
Beş Kalkınma Kuşağı
- Doğu Kuşağı: Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illeri kapsayacaktır. Bölgenin ağırlaşan işsizlik ve göç sorununu çözme hedefiyle istihdam odaklı olacaktır.
- Güneş Kuşağı: İç Anadolu ve Doğu Akdeniz bölgelerindeki illeri kapsayacaktır. Ankara’nın yanı sıra Konya, Sivas, Kayseri, Gaziantep, Hatay, Adana ve Mersin gibi sanayileşmekte olan illerimiz arasındaki iş birliğini, işbölümünü ve koordinasyonu artırarak, bölgesel bir dinamizm kazanmalarını sağlayacaktır.
- Karadeniz Kuşağı: Çekim merkezi, Orta ve Doğu Karadeniz bölgelerini kapsayacaktır. Bu stratejinin öncelikli hedefi, tarımsal ürünün değerinden satılması ve istihdamda sektörel çeşitliliğin sağlanması olacaktır.
- Marmara Kuşağı: Marmara Bölgesi’ne ek olarak Batı Karadeniz, Kuzey Ege ve İç Anadolu’nun kuzeybatısındaki illeri kapsayacaktır. Marmara Denizi’nin merkezinde olduğu farklı coğrafi ve iktisadi bölgelerin bütünleşmesini sağlayarak, hizmetler ve sınai sektörler etrafında çok merkezli bir iktisadi çember ortaya çıkarmayı hedefleyecektir.
- Mavi Batı Kuşağı: Ege ile Batı Akdeniz ve İç Anadolu’nun batı illerini kapsayacaktır. Turizm faaliyetlerinin ürettiği katma değerin artırılması ve sektörün bölgeye özgü tarımsal faaliyetlerle geleneksel sınai üretimi arasında bağlantı kurmasını hedefleyecektir. Yüksek teknolojiye dayalı sınai üretimin sinerji merkezi, Mavi Batı Kuşağı olacaktır. Merkez Türkiye’nin kalbi, Doğu, Güneş ve Karadeniz Kuşağı olacaktır.
MERKEZ TÜRKİYE PROJESİ
“Merkez Türkiye Projesi”ni oluşturan kalkınma kuşakları ile kalkınmada öncelikli bölgeleri, ülke ortalamasına ve diğer bölgeleri AB ortalamasına yaklaştırarak şu hedeflere ulaşacağız:
•İstihdam: Bölgesel kalkınma farklarının hem temel nedeni hem de doğrudan sonucu, bölgelerarası istihdam oranlarındaki dengesizliktir. İstihdam yaratacak projeler geliştirerek bu dengesizliği azaltmak temel hedefimizdir. İstihdamda bölgelerarası yakınsama, gelir seviyesinde de yakınsamayı beraberinde getirecektir.
•Ticaret hacmi: Kalkınma kuşakları, bölge içi ve bölgelerarası ticaret hacminin artmasını sağlayacaktır. Bölgesel ticaret hacminin büyümesi, kümeleşme eğiliminin güçlenmesini temin edecektir.
•Yüksek Katma Değerli Üretim: İstihdam ve ticaret hacmi açısından görece avantajlı bölgelerin ortak sorunu, düşük katma değerli üretimdir. Bu bölge ve illerde temel hedefimiz, stratejik sektörlerde işletmeler arası sinerji ve eşgüdümü yaratarak, yeni teknolojilerin kullanımı ve üretimini artırmak olacaktır. “Merkez Türkiye Projesi” ile Çin’den Avrupa’ya uzanan İpek Yolu’nun ortaya çıkaracağı fırsatları değerlendirerek, Türkiye’nin hem lojistik hem de mamul mal üretiminde avantaj yakalamasını sağlayacağız. Ülkenin lojistik avantajlarını ortaya çıkarmak üzere Karadeniz’i, Doğu ve İç Anadolu üzerinden Akdeniz’e bağlayan demir yolu hatları inşa edeceğiz. Marmara Bölgesi’nin etrafında bir ulaşım çemberi oluşturacağız. Güneş Kuşağı kapsamındaki iller başta olmak üzere, Anadolu’nun sanayi üsleri arasındaki bağlantıları tahkim edecek ve taşıma kapasitesini artıracak bir ulaşım şebekesi kuracağız. Doğu Kuşağı kapsamındaki en büyük üç kentimize, özel endüstri bölgesi niteliğinde sanayi kompleksleri inşa edeceğiz. 135’i Doğu Kuşağı’nda olmak üzere kalkınmada öncelikli yörelerde 400 orta-ölçekli kamu işletmesi kuracağız.
“Merkez Türkiye Projesi” ile ülkemizi, Doğu Asya, Orta Doğu ve Avrupa’yı birbirine bağlayan bir teknoloji ve lojistik üssü haline getireceğiz. Demokratik planlama yoluyla gerçekleştireceğimiz bu yatırımlar, bölgesel kalkınma kuşaklarını, komşu ülkelerin ekonomileriyle de etkileşime sokacaktır. Bu sayede kalkınma kuşakları, bölgelerimizin üretim potansiyelini geliştirirken, komşu oldukları ülkelere dönük ihracatın artmasına da olanak sağlayacaktır.
- SOSYAL İŞLETMELER VE GÜÇ BİRLİĞİ PROGRAMI
Türkiye’nin üretim yapısının iki önemli sorunu olduğunu görüyoruz. Birinci sorun KOBİ’lerimizin güçsüz, kırılgan ve kısa ömürlü olmasıdır. İkinci sorun zayıf üretim yapısının ağırlıklı olarak düşük ücretli ve niteliksiz istihdam yaratmasıdır. Bu sorunların sonucu olarak bir taraftan sürdürülebilir bir büyüme patikasına geçemiyor, diğer yandan gelir dağılımı adaletsizliğinin yarattığı sosyal sorunları çözemiyoruz. Bu sorunları çözebilmek için bir taraftan KOBİ’lerimizi küresel rekabette güçlendirmemiz, diğer taraftan sermayeyi tabana yayarak sosyal kırılganlıkları azaltmamız gerekmektedir. Her iki amacı birden gerçekleştirmenin en etkin yöntemlerinden biri olarak, Sosyal İşletme Modeli’ni bir alternatif olarak yaygınlaştırmayı amaçlıyoruz. Sosyal İşletme Modeli, çalışanların kardan pay almasına, işletmelerin maliyetlerini düşürmek amacıyla sektörel veya bölgesel güç birliği yapmasına, kurumsal büyük ölçekli şirketlerle iş birliği içerisinde, kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesine dayanmaktadır. Bizim planladığımız Sosyal İşletme Modeli, Avrupa Komisyonu’nun çerçevesini çizdiği sosyal işletme modelinden daha kapsamlı olacaktır. AB’de öngörülen sistemde, sosyal işletmelerin faaliyet alanı sosyal amaçlarla sınırlıyken, bizim modelimizde sosyal işletmeleri tüm sektörlerde özendireceğiz. Sosyal işletmeler sayesinde, çalışanların üretimde daha etkin olmasını sağlayarak verimliliği artırmayı, gelir dağılımı adaletsizliğini gidermeyi, çalışanların motivasyonunu ve niteliğini artırmayı, kadın, genç, engelli gibi dezavantajlı grupların ekonomiye aktif katılımını hedefliyoruz. (…) Ortalama işletme ömrünün uzaması, karlılığın artması ve çalışanların üretimin paydaşı olması neticesinde, ekonomimiz daha fazla katma değer üretecektir.
- YÜKSEK ÜCRET İLE BÜYÜME
PROGRAMI
Çalışanların milli gelirden aldığı payı yükselterek büyümenin kapsayıcı olmasını hedefliyoruz. Çünkü çalışanların gelirinin yükselmesini ikincil hedef kabul eden, yukarıdan damlama teorisine dayalı neoliberal ekonomi politikalarının çöktüğünü görüyoruz.
Üretim ve verimlilik artışıyla destekleyeceğimiz yüksek ücret önceliğimiz sayesinde, daha insani ücret ve çalışma koşullarıyla çalışanların verimliğini artıracağız. Kamunun ve servet sahiplerinin kısmi fedakarlığıyla birlikte aşamalı olarak yükselteceğimiz ücret seviyesi, bir taraftan iç talebi artırarak canlanma yaratırken, diğer taraftan tasarruf miktarını artıracaktır. Ücret artışıyla nitelikli iş gücü oluşturma politikalarını destekleyeceğiz. Bu sayede küresel rekabette fiyat yerine, kalite ve katma değer rekabetiyle cari açığımızı azaltacağız. Yüksek Ücret ile Büyüme Programı kapsamında uygulayacağımız yüksek ücret politikası iki eksenden oluşacaktır.
Birincisi, başta asgari ücret olmak üzere çalışanların net harcanabilir gelirini belirleyen unsurlara ilişkin, çalışanlar lehine düzenlemeler gerçekleştirecek ve çalışanların sendikalı olmasını teşvik edeceğiz.
İkincisi, bir yandan kamu bütçesinin kullanımını rasyonel hale getirerek, şeffaflaştırarak ve etkinleştirerek, ücret seviyesinin yükseltilmesi için gerekli kaynakları yaratacağız. Diğer yandan, para ve maliye politikalarında istikrar ve adil bölüşümü hedef olarak belirleyerek, rantiyeye aktarılan kaynakların çalışanların ücretlerine yansımasını sağlayacağız. Ücretler genel seviyesindeki yükselmenin, çalışanların vasıflarının kullanılabilmesine katkı sunmasını, dolayısıyla hayat standardını, yaşam kalitesini ve verimliliği artırmasını sağlayacağız.
- HAKÇA PAYLAŞIM PROGRAMI
Ekonomimizin kendi haline bırakılmış üretim yapısı, büyümeyi istihdamla taçlandıramıyor. Büyüyen istihdam açığı nedeniyle iş bulamayanların sayısı artmakta, gençlerimiz ve kadınlarımız iş gücünden dışlanmaktadır. Çalışanlarımız ise kayıt dışı istihdam ve iş güvencesizliği nedeniyle her an işlerini kaybetme riski altındadır. Bu nedenle, mevcut iktidarın yarattığı ekonomik istikrarsızlığın yol açtığı sorunlara acilen cevap vermek, çalışanlarımızın piyasa mekanizmasındaki risklere karşı korumak ve sosyal dışlanmışlığa maruz kalan yurttaşlarımıza destek olmak için, tüm yoksul ve dışlanmış kesimleri kapsayacak sosyal politikaları uygulayacağız. Hakça Paylaşım Programı kapsamında uygulayacağımız sosyal politikalar, iki ana bileşenden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi Aile Sigortası, ikincisi ise yoksul kesimler lehine gerçekleştireceğimiz vergi reformudur. Aile Sigortası Aile Sigortası’nın temel hedefi, yoksulluktan muzdarip hanelerin gelir seviyesini, reel ortanca gelirin yarısına yükseltmektir. Diğer bir deyişle, Aile Sigortası projemiz ile yoksul hanelere sabit miktarda bir destek sağlamayacağız. Hanelerin durumuna ve mevcut gelirlerine göre değişecek şekilde bir takviye yapacağız. (…)
KURUMSAL ALTYAPI
•Şeffaf, hesap verebilir, adil, rekabetçi ve öngörülebilir bir ekonomik düzen kuracağız.
•Sayıştay’ın yeniden etkin denetim yapmasını sağlayarak, vergilerimizin ve kamu kaynaklarının yağmalanmasına engel olacağız.
•Bütçenin etkin denetimi için TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kuracağız.
•Ekonomide öngörülebilirliği ve güveni tesis etmek amacıyla Orta Vadeli Program’da ve Bütçe Kanunu’nda mali hedefler belirleyeceğiz.
•Kamu ihalelerinde kurulmuş olan yağma düzenini ortadan kaldıracak, adil ve rekabetçi bir ihale düzeni oluşturacağız.
•Kamu İhale Kanunu’nu uluslararası standartlara uygun hale getirecek, kanuna getirilen bütün istisnaları kaldıracağız.
•Ekonomik ve Sosyal Konsey başta olmak üzere, çalışma hayatındaki sosyal diyalog mekanizmalarını güçlendireceğiz.
•Partizanca kesilen vergi cezalarının yarattığı mağduriyetleri gidereceğiz.
•Türkiye’nin üretim kapasitesini ve insan kaynaklarını orta ve uzun dönemde planlamak üzere “İnsani Gelişme Stratejileri ve Bilgi Politikaları Kurumu”nu kuracağız.
KALKINMA VE İSTİKRAR ODAKLI PARA VE MALİYE POLİTİKASI
•Merkez Bankası’nın kurumsal itibarını ve bağımsızlığını onaracağız. Türkiye’de maliye ve para politikaları arasındaki ilişkiyi, büyüme ve fiyat istikrarının birlikte sağlanması doğrultusunda yeniden tanımlayacağız.
•Para Politikası Kurulu üyelerinin ağırlıkla Merkez Bankası yöneticilerinden oluşmasına son verecek, bağımsız üye sayısını artıracağız.
•TBMM denetiminden kaçırmak için bütçe dışına taşınan her türlü fon, özel hesap ve harcama uygulamalarını sonlandıracağız.
•Varlık Fonu uygulamasına son vereceğiz.
•Yürütmenin ödenek transferi yöntemiyle TBMM’nin bütçe yetkisini gasp etmesini önleyeceğiz.
•Kamuda israfı engelleyip verimliliği artırarak borçlanma gereğini düşürecek ve kamunun üzerine bindirilen faiz yükünü azaltacağız.
YÜKSEK KATMA DEĞERLİ ÜRETİM YATIRIMLAR İÇİN ELVERİŞLİ İKLİM
•OHAL’i kaldıracak, hukuk güvenliği ve yargı bağımsızlığını sağlayarak yatırımcılar için öngörülebilir ve güvenilir bir ortam oluşturacağız.
•Düzenleyici ve denetleyici kurumların tam bağımsızlığını tesis edeceğiz. Bu kurumların tekelleşmeyi önleyecek, kamu yararını, rekabeti ve tüketici haklarını koruyacak bir yapıya kavuşmasını sağlayacağız.
•Kanun ve düzenlemelere ilişkin öngörülebilirlik ve istikrar sunacağız.
•İmtiyaz dağıtımı ve kapitülasyonlara dönüşen, haksız rekabete yol açan özel teşvik uygulamalarına derhal son vereceğiz.
•Ücretler ve kazançlar genel seviyesini artırarak iç talebin canlanmasını sağlayacak, bu sayede yatırım cazibesini artıracağız.
•Yükselen eğitim kalitesi ve vasıflı iş gücü sayesinde, katma değerli yatırım hacmini artıracağız.
•Cari açığı ve enflasyonu düşürerek döviz kurlarında istikrar sağlayacak, ekonomik öngörülebilirliği artırarak, istikrarlı bir yatırım ortamı yaratacağız.
BİRLEŞİK BÜYÜME İÇİN SEKTÖREL ÖNCELİKLER
(CHP 2018 Seçim Bildirgesi’nde bütün sektörler için tespitler ve hedefler yer almış olup bir kısmı aşağıdaki gibidir: )
•Türkiye’yi tarımda ithalatçı olmaktan çıkarıp, ihracatçı haline getireceğiz.
•Tarım Kanunu’nun 21. Maddesi’ni uygulayacağız. GSYH’nin % 1’i kadar vereceğimiz tarım desteklerini iki katına çıkaracağız.
•Tarımsal üretimde kullanılan tohum, gübre ve tarım ilacı gibi girdilerin vergilerini düşürerek, maliyetleri aşağıya çekeceğiz.
•Parçalı tarım arazilerinin tarım sigortası sorununu çözeceğiz.
•Çiftçilerimizin tarımsal kredi borçlarının faizlerinin tamamını sileceğiz.
•Türkiye’deki tüm tarımsal ve hayvansal üretimi kayıt altına alan, Üretici Kayıt Sistemi’ni oluşturacağız. Sisteme kayıtlı üreticilerin SGK primlerinin tamamının devlet tarafından karşılanmasını sağlayacağız.
•Tüm ürünleri, üretim araçlarını ve hayvanları, sisteme kayıt edildikleri anda primleri devlet tarafından karşılanacak şekilde, tarım sigortası kapsamına dahil edeceğiz.
•Çiftçilere verilen desteklerden dosya parası, genel giderler vb. adı altındaki kesintilerin tamamını kaldıracağız.
•Tarımsal destekleri çiftçinin girdi maliyetlerini hesaplayarak ve üzerine çiftçinin karını ekleyerek belirleyecek ve bir yıl önceden açıklayacağız. Destek tutarlarını en az enflasyon oranı kadar artıracağız.
•Tüm tarımsal KİT’lerin özelleştirme süreçlerini durduracağız.
•Şeker fabrikalarının özelleştirme ihalelerini iptal edeceğiz. Pancar Üreticileri Kooperatifleri ve işçi sendikalarını fabrikalara ortak ederek yönetime dahil edeceğiz.
•Şeker pancarı üretimini artıracağız.
•Nişasta bazlı şeker (NBŞ) üretimini sınırlayacak, yerli pancar şekerini destekleyeceğiz. NBŞ kaçakçılığını ağır şekilde cezalandıracağız.
•Her köylüye evinin, ahırının, garajının çatısına ya da bahçesine en az 10 kW gücünde güneş paneli kurabileceği ekipman ve teknik yardımı 10 yıl vadeli ve sıfır faizli kredi ile sağlayacağız.
•Sulama birliklerine ve su şebekesi pompalama gereksinimi olan köylere sıfır faizli 10 yıl vadeli kredi temin ederek, enerji ihtiyaçlarını güneşten karşılamalarını sağlayacağız.
•Köylerde ve tarımsal sulamada su kullanımına destek sağlayacak; şebeke, sondaj ve boru maliyetlerini merkezi bütçeden karşılayacağız.
•Tarım ve hayvancılığa yönelik her türlü teknik ve danışmanlık desteğini, kooperatifler aracılığıyla ve bölge üniversiteleri ile eşgüdüm halinde vereceğiz. Bu kapsamda en az 40 bin ziraat mühendisi, veteriner ve tekniker istihdamı sağlayacağız.
•Kuracağımız Arazi Edindirme Ofisi ile arazi toplulaştırma faaliyetlerini 5 yıl içinde tamamlayacağız.
•Mera Yönetim Birlikleri’ni etkinleştirecek, ıslah edeceğimiz meraların amaç dışı kullanımına izin vermeyeceğiz. Meraların köyün ortak malı olarak kalmasını sağlayacağız.
• Yerel tohumlarımızı geliştirecek ve biyoçeşitlilik koruyacak gen bankaları, laboratuvarlar ve üretim istasyonları kuracağız.
•Yerli sanayicilerin ve tütün üretici kooperatiflerinin, tütün mamulleri üretmelerini engelleyen kapasite sınırlamasını düşüreceğiz.
•Tütün üreticilerinin kooperatif çatısı altında örgütlenmelerini destekleyecek, tütün ithal eden Türkiye’yi yeniden tütün ihraç eden bir ülke haline getireceğiz.
•Üzüm üreticilerinin kooperatifler ve kuracakları sosyal işletmelerle, sirke ve alkollü içki üretebilmelerini sağlayacak kapasite düzenlemelerini hayata geçireceğiz.
•“Fındık Borsası”nı Karadeniz’de kuracağız.
•FİSKOBİRLİK’i piyasayı üretici lehine düzenleyen özerk bir yapıya kavuşturacağız. FİSKOBİRLİK’i dünyanın en büyük doğrudan fındık ihracatçısı ve çikolata üretiminde bir dünya markası haline getireceğiz.
•Rekoltedeki dalgalanmaya karşı üreticinin gelirini garanti altına alacak bir taban fiyat uygulaması geliştireceğiz.
•Çay-Kur’un ihtiyaç duyduğu finansmanı bütçeden sağlayacak, Çay-Kur’u kesinlikle özelleştirmeyeceğiz. Çay-Kur’u kademeli olarak üretici kooperatiflerine devredeceğiz.
•Çay alım kotasını kaldıracağız. Çay-Kur’un üreticinin bütün çayını almasını sağlayacağız.
•Zeytinlikleri koruyacağız. Zeytinyağı üretimi ve tüketimini yaygınlaştıracağız.
•Zeytinyağına litre başına ve sofralık zeytine kilo başına destekleme primi vereceğiz. Destekleme primlerini, enflasyon oranında her yıl artıracağız.
•Tekstil tezgahlarımızda çiftçimizin yerli tohumlardan ürettiği pamuğun işlenerek ihraç edilmesini sağlayacağız.
•Pamuk destekleme primini 5 yıllık dönemler için açıklayacak ve üretim maliyeti ile dünya fiyatlarını dikkate alarak güncelleyeceğiz.
•Ayçiçeği ve mısır başta olmak üzere, yağlı tohumların üretimine yönelik orta ve uzun vadeli politikalarla üreticiyi destekleyeceğiz. Girdi maliyetlerini düşürerek, ithalat bağımlılığını sona erdireceğiz.
•Tarım Borsaları’nda küçük üreticinin işlem yapabilmesini kolaylaştıracağız. (…)
•Çevreye Duyarlı Enerji ve Maden Politikaları geliştirilecek.
•Sokak aydınlatmasında güneş enerjisine dayalı ve verimi yüksek sistemler kullanacağız.
•Termik santrallerin, çevre dostu ve yüksek verimlilik sağlayan teknolojilerle kurulmasını yasal zorunluluk haline getireceğiz.
•Yerli ve yenilenebilir kaynakların elektrik üretimindeki paylarını yükselterek, enerjide dışa bağımlılık ve güvenlik sorunlarını çözeceğiz. (…)
•Enerji alanında AR-GE çalışmalarını; kamu, özel sektör ve üniversite iş birliği ile gerçekleştireceğiz. Sektördeki teknoloji ve ekipmanların yerli üretim oranını artıracağız.
•Mevcut nükleer enerji teknolojilerine dayalı, sorunlarını giderememiş riskli santrallerin, ülkemizde kurulmasına izin vermeyeceğiz.
•Madencilik sektöründe, aramadan son ürüne kadar her aşamada ileri teknoloji kullanımını yaygınlaştıracağız.
•Madencilik faaliyetlerinde iş ve işçi güvenliğini birinci öncelik haline getireceğiz.
•Bor madenlerinin özelleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Bor Enstitüsü’nü özerkleştirip geliştireceğiz.
•Kamuya ait maden işletmelerindeki rödovans sözleşmelerini iptal edip, kamuya ait madenlerin kamu tarafından işletilmesini sağlayacağız. (…)
KOOPERATİFLER
•Rekabet gücünü artırmak isteyen esnaf ve sanatkarların, bölgesel kooperatifler yoluyla bir araya gelmelerinin önünü açacağız.
•Kooperatiflerin yasal ve teknik altyapısını, üretimi ve yeni işletme ekosistemini destekleyecek şekilde düzenleyeceğiz.
•Kooperatif birlik ve merkez birliklerinin uyumlu çalışabilecekleri bir modeli hayata geçireceğiz.
•Ekilip biçilmeyen parçalı tarım arazilerini kooperatifler yoluyla kiralayacağız. Birleştirilen arazilerde çiftçiler, ziraat fakülteleri ve kamu kaynaklarıyla tarımsal üretime yeniden başlayacağız.
AR-GE Odaklı Üretim
•Endüstri 4.0’ın yarattığı bütün fırsatları değerlendirerek, Türkiye’yi teknolojik gelişme üssüne dönüştüreceğiz.
•AR-GE harcamalarının GSYH’ye oranını hızla artıracak ve AB ortalaması olan %3’e ulaştıracağız. (…)
STRATEJİK PLANLAMA TEŞKİLATI KURULACAK
İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI BEYANNAMESİ (25 Temmuz 2020)
- Güçlü bir “Stratejik Planlama Teşkilatı” kurulacaktır.
Ekonomide, ihracat odaklı ve katma değeri yüksek üretime öncelik veren bir Planlama ve Teşvik Politikası yaşama geçirilecek, bunun için güçlü bir “Stratejik Planlama Teşkilatı” kurulacaktır. Üretim ve hakça paylaşım stratejik planlamanın ana felsefesi olacaktır.
- Gelecek nesiller için “Ekosistem Hakkı” korunacaktır.
Gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya teslim etmek için üzerimize düşen sorumluluğun bilincindeyiz. Canlı ve cansız varlıklar olarak bir ekosistemin parçasıyız. Sağlıklı işleyen bir ekosisteme sahip dünyaya doğma hakkı, henüz doğmamış olan nesillerin hakkıdır. “Sürdürülebilir Yaşam” anlayışı ışığında bu hak Anayasal güvence altına alınacaktır.
- Güçlü sosyal devletin ilk adımı olarak “Aile Destekleri Sigortası Kurumu” kurulacaktır.
Vatandaşlarımıza asgari bir gelir düzeyi mutlaka sağlanacaktır. Bu bağlamda “Aile Destekleri Sigortası” uygulamaya konulacak, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecektir. Vatandaş, devlet yardımlarını “lütuf” olarak değil , “hakkı” olarak alacaktır.